NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
بْنِ فَارِسٍ
حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
مَرْيَمَ أَخْبَرَنَا
ابْنُ
فَرُّوخَ
أَخْبَرَنِي
أُسَامَةُ
بْنُ زَيْدٍ
أَخْبَرَنِي
ابْنٌ لِقَبِيصَةَ
بْنِ
ذُؤَيْبٍ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ قَالَ
حُذَيْفَةُ
بْنُ
الْيَمَانِ
وَاللَّهِ
مَا أَدْرِي
أَنَسِيَ
أَصْحَابِي
أَمْ
تَنَاسَوْا وَاللَّهِ
مَا تَرَكَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْ قَائِدِ
فِتْنَةٍ
إِلَى أَنْ
تَنْقَضِيَ
الدُّنْيَا
يَبْلُغُ
مَنْ مَعَهُ
ثَلَاثَ
مِائَةٍ
فَصَاعِدًا
إِلَّا قَدْ
سَمَّاهُ
لَنَا بِاسْمِهِ
وَاسْمِ
أَبِيهِ
وَاسْمِ
قَبِيلَتِهِ
Hüzeyfe b. el-Yemân (r.a)
şöyle demiştir: Vallahi, arkadaşlarım unuttular mı, yoksa unutmuş mu
göründüler; bilmiyorum; Vallahi. Rasûlullah (s.a.v.) Dünyâ'nın sonu gelinceye
kadar çıkacak; olan tâbîlerinin sayısı üçyüze ve daha fazlaya varan fitne
liderlerinin hiçbirini bırakmadan; hepsini, bize, adı baba adı ve kabilesinin
admı anarak haber verdi.
İzah:
Kütüb-i Sitte'de sadece
Ebu Davud’ da vardır.
Anlaşıldığına göre,
Hüzeyfe (r.a), Sâhâbîlerin Rasûlullah (s.a.v.)'in haber verdiği fitneler
konusunda konuşmayıp susmalarından yakınmakta ve onların bu suskunluklarına sebebin
Rasûlullah'dan duyduklarını unutmaları mı, yoksa bir maslahata binaen unutmuş
görünmeleri mi olduğunu, bilmediğini, söylemektedir. Bilahare Hüzeyfe,
kıyamete kadar çıkacak olan ve peşinden gelecekler üçyüz ve daha fazla kişi
olacak olan tüm fitne çıkarıcıları, Hz. Nebi'in şüpheye mahal bırakmayacak
şekilde açıkça haber verdiğini bildirmektedir.
Avnü'l Ma'bûd müellifi
Kârî'den naklen "Fitne lideri"nden maksadın insanları sapıklığa
çağıran, bid'ate sevk eden İslâm düşmanları olan ve müslümanlarla savaş edenler
olduğunu söyler. El Ezhâr'da da fitne liderlerinin, fitne çıkaran ve insanları
ona davet eden liderler olduğu ifade edilmektedir.
Allame el Erdebilî,
Hüzeyfe'nin bu hadisi ile ilgili olarak Hz. Nebi'in; tabileri üçyüz ve daha
fazla olacak olan fitne liderlerini haber verdiğini, ama tâbîleri daha az
olanları anmadığını söyler. Aynı zat, bu hadisin Hz, Nebi (s.a.v.)'in ümmetine
olan şefkat ve merhametine, onun ilmine delâlet ettiğini ve bunun bir mucize
olduğunu ilâve eder.